zarifçe ölüyorum

kendını caresiz ve bilinmez bır gırdapta hıssettın mı

sankı hıc bırsey senın kontorlunde değil ve sen nefessiz kalıp ölüyorsun ..sankı hayat duruyor..akmasını ıstıyorsun ama senın sayacın baskasının elinde ve senı bilinmezler ile öldürüyor
sen hergün öldün mü hıc
ölürken canlı canlı gömüldün mu
kalbın elinde can attı mı hıc

kalbim elimde cırpınıyor..

aynı balık gibi..

elimde atıyor..elimden kayıcak..düşücek ..ve ölücek

ağacım dalım kutum-ölüyorum

duruyorum..nasıl durmam gerektiğini bilmeden..neden ben neden

sarılmak varsa bir dala bir agaca..girmek kovuktan içeri…ısınmak tünemek belkide kösesinde..durmak..gözlerini kapayabilmek…içinde olmak üzerinde olmak orda olmak..ve bilmek ki isteniyorsun..bilmediğin gercek mi..değer neydi rüyalarında..yanlızım..bir ahşap kutuya sarıldım..sanıyorum ki benim ağacım..damarları ile oynadım kokladım..gözlerimi acmak korkutsada o bir kutu..artık korkuyorum..

yok benim agacım..fark etmek dedi kutu.. fark etmek ..mesele bu..beste sen de fark et..

kutu konustu…ahsaptan olan kutu..kapalı kutu

parça

neden güldü beste?
kendı gülüşüne hasret kaldıgı için
durumlara gülmeye basladı
alttan bir tebessüm
sakin bir kahkaha yerine
kocamanları özledi

gözlerimi gözlerinde özledim-tebessüm

yırtık

hayalını kurdukların can olurken göklerde…sahıplerınden uzaktakıler toprakta yeşermeye devam edıyor..sen bu esanda gök yüzüne bakıp iç geçiriyorsun ..sankı ulasılır gibi..ama bır bakmıssın ayagının bastıgı toprak ırak düşünceleri yeşertmiş..bambaska..bambaska çimenler var oluyor..o pembe bulutların yerine..

endonezya-girdap

girdaptayken heryer..hersey seninle dönüyor

ve sen bu girdaptayken aynı noktaya düşüceğini hiç sanmıyorsun

sanki başka bir noktada bırakacak seni bu fırtına diyorsun

ama düştüğün yer

aynı yer

panikliyorsun

acıyorsun

ağlama

beste

ben seni seviyorum